(Tekirdağ 1840-Sakız 1888): Tanzimat döneminin en önemli düşün ve sanat adamlarından biri sayılan Namık Kemal 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da dünyaya geldi. Henüz altı yaşındayken annesini kaybettiği için, anne tarafından dedesi Abdüllatif Paşa’nın yanında büyür. Dedesinin devlet memuriyeti nedeniyle düzenli bir eğitim görememiş, sadece bir yıl okula gidebilmiş; kısa bir süre Bayezid rüşdiyesine, sekiz ay kadar da Valide rüşdiyesine devam edebilmiştir. Fakat asıl eğitimini dedesinin çevresinde, özel dersler alarak sürdürmüştür. Dedesinin kaymakamlık görevi nedeniyle önce Kars (1853-54) sonra da Sofya’da (1855-56) bulundu. Asıl adı Mehmet Kemal iken, Sofya’da Şair Binbaşı Eşref Bey tarafından Namık mahlası verilir. Sofya’da, on altı yaşındayken Nesîme Hanım’la evlenir. Feride adlı bir kızı ve Âli Ekrem adında bir oğlu olur. Farsça ve Arapça öğrenir ve ilk şiirlerini burada yazar. İstanbul’a döndüğünde ise tercüme odasına (1857) memur olarak girer ve Şinasi ile yakınlık kurarak Tasvir-i Efkâr’da yazmaya başlar (1863). Şinasi Paris’e kaçmak zorunda kalınca da (1865), gazetenin yayınını kendisi sürdürür. Tasvir-i Efkâr’da hükümetin tepkisini çekecek yazılar yazar. Sonrasında ise Yeni Osmanlılar olarak tanınan çevreye katılır. Siyasal yazıları yasaklayan Sadaret buyruğundan sonra Erzurum vali yardımcılığına atanarak İstanbul’dan uzaklaştırılmak istenince Mustafa Fazıl Paşa’nın çağrısı üzerine Paris’e kaçar (1867). Paris’te Ali Suâvi ile Muhbir gazetesini (1867), daha sonra ise Londra’ya geçerek Ziya Paşa ile birlikte Hürriyet gazetesini çıkarır (1868). Yeni Osmanlılar arasındaki anlaşmazlıklar baş gösterince Hürriyet gazetesinden ayrılır. Bir süre Brüksel ve Viyana’da kaldıktan sonra, yazı yazmaması koşuluyla İstanbul’a dönüşüne izin verilir (1870). Namık Kemal, uzun süren bir suskunluktan sonra Ebüzziya Tevfik’le beraber; aynı zamanda “başyazarı” olduğu İbret gazetesini (13 Haziran 1872) çıkarır. Onun, “Vatan Yahut Silistre” piyesinin oynandığı gece çıkan olaylar ve bu olayların ibret gazetesinde yayımlanması üzerine gazete süresiz kapatılır (1873) ve Magosa’ya sürgüne gönderilir (9 Nisan 1873). Sürgün hayatından 30 Mayıs 1876’da affedilerek kurtulur ve 19 Haziran 1876’da İstanbul’a döner. 18 Eylül 1876’da Şûrâ-yı Devlet azası olan Namık Kemal, aynı senenin 7 Ekiminde Kanun-i Esasi’nin hazırlanmasında da görev alır. İkinci Abdülhamit’in tahttan indirilebileceğini ima eden yazıları nedeniyle altı ay tutuklu (Ocak 1877) kaldıktan sonra serbest bırakılır. Fakat İstanbul’a yerleşmesi sakıncalı bulunur ve önce Midilli (18 Aralık 1879), ardından Rodos (15 Ekim 1884) ve Sakız (Aralık 1887) mutasarrıflığıyla görevlendirilir. Sakız’daki görevindeyken zatürreye yakalanarak 2 Aralık 1888’de vefat eder.
ROMANLARI: İntibah (1876), Cezmi (1880). OYUNLARI: Vatan Yahut Silistre (1873), Zavallı Çocuk (1873), Âkif Bey (1874), Gülnihal (1875), Celalettin Harzemşah (1885). Kara Bela (1908, 1910’da basılır). ELEŞTİRİLERİ: Tahrib-i Harâbât (1885), Takip (1885), Mes Prizon Muahazenamesi (1885), Renan Müdafaanamesi (1908’de basılır), İrfan Paşa’ya Mektup (1887), TARİHİ ESERLERİ: Devr-i İstila (1867), Berika-i Zafer (1872), Evrak-ı Perişan (1872, 1885’te basılır), Kanije (1874), Silistre Muhasarası (1874), Osmanlı Tarihi (1889) ve Büyük İslam Tarihi (1975’te basılır).