Sepetim (0) Toplam: 0,00TL

- Ağrı İsyanı’na Asker Bakışı / Nihad Gültekin

Ağrı İsyanı’na Asker Bakışı

‘Hoybûn Örgütü ve Ağrı Ayaklanması’ (1998) adlı kitabıyla dikkatleri Ağrı Dağı isyanına çeviren araştırmacı yazar Rohat Alakom, Ağrı isyanı ile ilgili yayınlanan yeni çalışmasıyla Diyarbakır 2.Kitap Fuarında tanıştım. Rohat Alakom’un hazırladığı ve Avesta Yayınlarında çıkan “Bir Türk Subayının Ağrı İsyanı Anıları” adlı yeni kitabı da fuarda edindim. Ağrı isyanı hakkında bu son yıllarda bazı kitap çalışmaları gündemden düşmedi. Araştırma ve incelemeler sonucu yazılan kitaplar belirli konuları işlemesi Ağrı isyanı ile ilgili yeni bilgileri de bize sunmaktadır. Bu bilgiler arasında Türk askerleri ve komutanların adları, ayaklanmaya bakışları, isyan sürecindeki bazı bilgileri bulunmaktadır. İlk kez Ağrı isyanı ile ilgilenen yazarların, araştırmacıların bir şekilde değindiği, ancak elde yeterince araştırmaya, incelemeye dayalı bilgi olmadığından yetersiz kaldığı bir konuyu Rohat Alakom bir başka pencereden okuyucu ile buluşturuyor.

Ağrı Ayaklanması’nı konu edinen bu kitap, bir Türk subayının bir Kürt ayaklanmasını hem yaşayışını, hem de bu ayaklanmaya bakışını ele alıyor. 1929 yılının Temmuz ayında ayaklanma alanında göreve başlayan Zühtü Güven, burada üç yıl kaldıktan sonra 7 Eylül 1932 tarihinden itibaren başka yere tayin edilir. Yaklaşık elli yıl önce Dünya gazetesinde tefrikalar halinde yayımlanan “Doğu İsyanlarında Bir Türk Subayı” adlı bu yazı dizisi 6 Mart 1953 günü başlamış, 29 Nisan 1953 tarihine kadar devam etmiştir. Değişik bölümler halinde tam 51 gün süren yazı dizisi, bu yıllardaki en uzun Kürt tefrikası olarak bilinir. Bu yazı dizisi, gazetenin bir düzeltme notunda örneğin kısaltılmış haliyle o yıllarda “Doğu tefrikası” diye de adlandırılmıştır. Yazı dizisinin başlığıyla birlikte her gün “Günü gününe tutulmuş notlar” ve “Anlatan: Zühtü Güven” açıklamaları da yer almış, bu açıklamalar her tefrikada tekrarlanmıştır.

Kürtler hep eşkıya, çapulcu, asi olarak nitelenmiş

Kitapta anılarını anlatan Zühtü Güven’in Ağrı’ya gelinceye kadarki yolculuğunu heyecanlı bir şekilde ve Kürtlerin kendilerine nasıl korkulu günler yaşattığını anlatır. Kürt eşkıyası Altındiş Osman, Şeyh Zahiri ayrıca Şemekan aşiret reisi Timur Ağadan uzun uzun söz eder ve okuyucuya tanıtıyor. Kitapta göze çarpan en ilginç yön, Kürtlerin ötekileşmesi ve Kürtlerin hep aşağılayıcı kavramlarla (eşkıya, çapulcu, asi vs.) anılması. Ayaklanma önderlerine de (İhsan Nuri, Halis Öztürk ve Bıro Heski Telli vs) aynı yaklaşım söz konusu. Günümüze kadar gelen ötekileşme literatürünü insan daha iyi anlıyor bir şekilde.


Zühtü Güven’in Kürtlere olan olumsuz yaklaşımları yanında mevcut Kürtlerin direnişlerini de yazmaktadır. Kürt kadınlarının Ağrı ayaklanmasındaki mücadele ve direnişleri Zühtü Güven’in dikkatlerinden kaçmaz. Türk subaylarına ve ordusuna da eleştiriler getirir. Türk subaylarının üniformalarını giymediklerini, korkudan dolayı olduğunu anlatmaktadır.

Dersim’den Ağrı’ya subayların anlatımları

İhsan Nuri Paşa, Ağrı ayaklanmasını ele alan kitabında Zühtü Güven’in bazı görüşlerine katılmaz, yerinde bulmaz ve eleştirir. İhsan Nuri Paşa’nın bu anıları okuyarak, görüş ve eleştirilerini daha sonraki yıllarda yazılı hale getirmesi, Ağrı ayaklanmasının bazı ayrıntılarının bilinmesinde büyük bir önem arz ediyor. Böylece Zühtü Güven’in anılarının doğruluk derecesi, bizzat savaşı ve ayaklanmayı yürüten bir Kürt paşasının anılarıyla öğrenmiş oluyoruz.


Dersim’de görev yapan Şakir bey adında bir yüzbaşıyla tanışıklığını ve Dersim’de Şakir beyin başından geçen bir olayı da kitapta görmekteyiz. Şeyh Rıza’nın misafirperverliği, soylu ve aristokrat duruşu yüzbaşı Şakir’i çok etkilediği için, kendisi de olumlu anlamda etkilenir ve kitapta bu olayın tümüne yer verir. Kitabı hazırlayan Rohat Alakom bazı karışıklıkların olmaması için, Ağrı ile ilgili kısmı bir bütün verdikten sonra Dersim ile ilgili kısmı da ayrı bir bölümde vermektedir. Kitabın sonunda “Karikatürlerle Ağrı İsyanı” adı altında bir albüm de bulunmaktadır. Bu görsel malzeme kitabın içeriğiyle örtüşmektedir. Zühtü Güven’in kullandığı dil ile 15 karikatürden oluşan albümdeki dil şiddet dolu, ötekileştirici ve yok etme ayrıntılarıyla ilgili.

Serhat bölgesi için önemli bir arşiv çalışması

Zühtü Güven’in kendisi anılarının sonuna doğru düşünce ve gözlemlerini niçin yazılı hale getirdiği konusuna şöyle açıklık getirmektedir; “Doğudaki harekata ait bu notları, tarih yazacak olanların baş vuracakları kaynaklar arasında işlerine yarar ümidiyle tespit etmiştim. Tarihi gerçekleri saklamak değil, bilakis neşretmekle bir hizmet yaptığıma kaniim.” Rohat Alakom’un, bir arşivci edasıyla çalışmalara yöneldiğini görmekteyiz. Kürtler hala arşivleme sorunları ciddi bir şekilde yerinde sayarken, Rohat Alakom’un çalışmaları toplumumuza örnek düzeydeki çalışmalardır. Tüm çalışmaları toplumsal miras ve belleğin önemli halkaları olarak değerlendirmek önem taşımaktadır. Geçmişi günümüze taşıma çalışmaları her zaman başvurulacak kaynak olma özelliğindedir. Geçmişi olmayan bir toplumdan bahsedilemez. Bir toplumun, varlığını sürdürebilmesi için belleğinin olması gerekir. Belleksiz bir toplumun varlığı söz konusu bile olamaz. Belleğin korunması için yapılan bu çalışmalara biz Kürtlerin ihtiyacı var ve değer vermeliyiz.


Yarım asır sonra ilk kez kitap olarak çıkan Z. Güven’in anıları, Serhat bölgesindeki Bazîd, Iğdır, Tuzluca, Kağızman, Kars gibi merkezlerin yerel tarihlerinin bilinmesi ve yazımı açısından da önem taşımaktadır. Yazarın kullandığı üslüp ve görüşler bir yana bir belge olarak ortaya çıkmasının çok önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Bu belgenin ilerde Kürt tarih yazım çalışmalarına, Kürt düşün tarihine, yine Serhat’ın tanıtımına ayrıca Ağrı ayaklanması literatürüne bir katkı sunacağı açıktır. Alakom’un hazırladığı kitap, unutulan bir konuyu ele alması Kürt düşünce tarihine önemli bir hizmet sunacağı kanısındayım.

Nihad Gültekin, Yeni Özgür Politika, 16.07.2011



Kapat
UA-179024399-1